Aşk Her Zaman En İyi Şahidimiz Olacak
Bir gün sonbaharın kıyılarında Lorane Mc Kennett'in Santiago şarkısıyla birlikte bütün sevdiklerinizin acısını alıp çok uzaklara gitmek istersiniz. Ama hiçbir zaman yapamazsınız, çünkü kaderiniz bu ülkenin kaderiyle ortak yazılmıştır adeta...
Günler boyu, gitmek isteyip de bir türlü gidemediğiniz uzak ülkelerin resmini çizersiniz içinize. Ancak acılarla vedalaşıp, kalbinizin rotasını yeni limanlara çevirdiğiniz anda sevdiklerinizin gözleriyle birlikte tam kalbinizin ortasında bir sızı başlayıverir, her şeyi terkedip uçamazsınız...
Ve lacivert bir gecede, bir ceylanın sesindeki kokuyla birlikte onlarca yıldız kayıp gider başınızın üzerinden...
İçine düştüğünüz o ceylanın sesinde, ölümün gözleri ne renktir bilmeden defalarca ölümün adresine çıkar yolunuz.
Her seferinde tıpkı iflah olmaz bir romantik gibi yönü bilinmeyen rüzgarlara, dip akıntılarına bırakırsınız kendinizi. Kimi zaman "yeryüzü göçebeleri" gibi bellekte kusursuzluğa ulaştırdığınız bir aşk anısını yitik Atlantis'lere dek kovalarsınız, kendinizi ararsınız... Bir ufuktan ötekine hep uzak, daha uzak kıtaların özlemiyle yanarsınız.
Ancak sayısız gecelerin ardından ortaya çıkan daha esmer bir gecenin karanlığında boğulur bütün umutlarınız, kusursuz aşklarınız. Her şeyi terkederek, her şeyi göze alarak yaktığınız gemilerde yanıp kül olur hayalleriniz...
İşte biz böyleyiz, çoğu zaman kendi kalbimizden giderek vuruluruz. Geri dönmeyi beceremediğimiz için de, daha geniş, daha ferah şiirlere ve şarkılara asla başlayamayız. Ne yapsak boş, çünkü bu dünyada hayal edilemeyecek kadar korkunç acılar ve ihanetler var. Üstelik, kalbimizi çıkarıp bir başkasına veremiyoruz hiçbir zaman...
Oysa savaşlarla hayatlarını soldurduğumuz milyonlarca çocuğun kalbinden, annelerin bir damla gözyaşının içinden ve kimsesizliğe terkettiğimiz sözcüklerin içinden ne melekler geçiyor. Bir kez olsun, uçuruma eğilebilsek "yeni Naziler"in karanlığının dibinde binlerce canın çırpındığını görebilirdik.
Bu yüzden, aşkları, melekleri terkederek içine düştüğümüz uçurum her gittiğimiz yere bizden önce varıp bizi karşılıyor...
Sevgisizliğe ve zalimliğe biz kez olsun isyan şiirleriyle karşı duramadığımız bu dünyada bir tek teselli olarak aşk kalıyor elimizde... Belki de, öldürmenin zalimliği ile evrenimize hükmeden "savaşın efendileri"ne ve dünyanın "yeni Nazileri"ne rağmen, aşk yine de her zaman en güzel şahidimiz olacak.